gidiyorum sevdiğim, sensiz geçeceğim
bu yollardan.
gitme der gibi bakıyorsun gözlerin mahzun.
ben ağlıyorum gözlerimi saklayarak sen den.
çaresizlik ben de sevgin yüreğimde
gidiyorum işte.
hıçkırıklar boğazımda, ama sen görme canım.
ağladığımı bilme, sen de ağlama baharım.
yüreğim sızlıyor hüzünler sarmış bedenimi.
gitme der gibi gözlerin, ama gitmeliyim aşkım.
biraz önce oturuyorduk
başbaşa seninle.
içinde yaramaz bir çocuk var
duramıyorsun yerinde.
ellerin ellerimde,
dudakların öpmeye hazır sanki.
özlemler birikmiş hasretle birlikte.
bana olan sevgini de aldım gidiyorum canım.
içimde değişik bir acı, yakıyor yüreğimi.
seni bırakmak zor
gözyaşlarım dinlemiyor hiç beni.
gitsemde seninleyim
seni yalnız bırakmıyorum ki
SEN DE GİTME...
Çok gidenler oldu zamanla benden
Ardına bile bakmadan terk edenler oldu
Hiç bir şey yapamadım gelmedi elimden
Yalnızca gözlerim yaşlarla doldu
Bari tüm akan yaşlara inat
Sen de gitme...
Umutlarım sevinçlerimde gitti
Hayata dair tüm hayallerimde
Her zaman ki gibi ulu ortadaydım
Bir yalnızlığım bir ben kaldım
Bari yalnızlığıma inat
Sen de gitme...
En sevdiklerim uğrunda ölebileceklerim
Kadir kıymetten anlar bildiklerim
Dost olan arkadaş sandıklarım
Hiç gitmez dediklerim onlarda gitti
Bari tüm namertlere inat
Sen de gitme...
Yedi yaşımda canım babam ahrete gitti
Yedi yaşımda çocukluğum bitti
Erken başladığım yarı yolda bırakıldım
Ben gerçekten bunlara layık olmayandım
Bari olanlara nispet
Sen de gitme...
Vedasız gitmelere sürgün oldu hayatım
Serseri rüzgarlarda yaprak misali savruldum
Yıllarca dönerler umuduyla kendimi avuttum
Gidenler gelmedi adlarını bile unuttum
Bari gelmeyenlere inat
Sen de gitme...
Kader kısmet dedim anlıma yazılan
Kula kader yazmıştır kul kaderini yaşamıştır
Kader değildir bazen her yaşanılan
Kul kendi eliyle kendi yolunu çizmiştir
Bari kaderime inat
Sen yolumda dur...
Kal yanımda namertleri utandır
Canlandır benliğimi yüzümü güldür
Bırakma beni yeniden hayata döndür
Yalnızca senindir, seninle son bulur bu ömür
Hayata inat her şeye inat
Benimle var mısın benimle misin? ey yar!...
Masallar vardı çocukluğumda
Evvel zaman içinde diye başlayan
Onlar ermiş muradına
Biz çıkalım kerevetine diye,
Sonu hep mutlu biten
Benimle birlikte niye
Büyümedi ki masallar
Gerçek değil miydi onlar
Neden? kaldılar çocukluğumda
Kahramanlık öyküleri vardı
Vatanı için canını veren,
Babayiğit kahramanlar
Nerdeler şimdi?
Dostluklar vardı
İyi günde kötü günde
Esnaf siftah yapmayan komşusuna
Müşterisini gönderirdi
Komşunun işi önce gelirdi
Kötülerin kaybettiği,
İyilerin hep kazandığı
Böyle değil miydi dünya?
Masal mıydı sadece...
Dünya aynı dünyaysa
Neden kol geziyor yalan ve riya
Neden hep kötüler kazanıyor
Şimdi de bir kahraman çıksa
İyileri koruyup kollasa ya
Keşke hiç büyümeseydim
Dünyanın bu yüzünü göreceğime
Masallarla yaşasaydım...
Bir Sarı Gül..yardımlarından dolayı Halim Akın'a tşekkür ediyorum... cok güzel siir oldu paylasim ve yüregine saglik
Çok şey gitti
Hayaller
Ümitler
Ve yaşanmadan yırtılan takvim yaprakları
Engel olamadım hiç birine
Gitme kal diyemedim
Sessiz ve gözü yaşlı olarak
Sadece seyredebildim
İlk defa seninle aşık oldum
Gönül kapım açıldı sonuna kadar
Gözlerim ışığı gördü
Tutulmuş dilim şakımaya başladı
Hayaller kuruyordum geleceğe
Ümitler besliyordum aşka
Geceleri seviyordum
Gündüzlere ise tapıyordum
Seninle beraber her şey değişmişti
Fakat
Kader benim kaderimdi
Ve o değişmemişti
Gittin
Her şey eskisine döndü
Geceler uzadı
Ben eski ben oldum
Her şey gitti
Hayaller,ümitler,umutlar
Aşk da terk etti beni ama
Ne olur herkes gibi
Sen de gitme
suan sabahın beşi
ben sensiz neyapacağımı düşünmeye başladım yine
gözlerim doluyor gideceğim anı düşündükçe
sayılı günleri yaşıyorum seninle
ne kadar uzatabilirim ki daha
ölümü beklenen hastanın ölmemesi için yapılan çabaya benziyorum şimdi.
yedi ayı sığdırmak istiyoruz sanki
üç beş gün içine
sanki bir daha görüşemeyecekmişiz gibi
eskisi kadar acı vermiyor bu düşünce yüreğime
ama gözlerim eskisinden daha çok ağlıyor
bi yanımı burada
yüreğimi sende
anılarımı kayıp şehirde
ve gözlerimi...
yollarını gözleyen o camda bırakıyorum
şimdi sen söyle canımıniçi
kalmak mı zor gitmek mi zor? yüregine saglik cok güzel siir insallah bunu beyenirsin
Gitmek mi Zor Kalmak Mı?
bir akşamüstü gitmek... kalkıp gitmek bir geceyarısı veya şafağa kucak açarken karanlık..gitmek mi kolay olan, geride kalmak mı? bunu sorarız kendimize.. birbirimize.. sorarız sormasına da.. cevap alabilir miyiz, soruya verilen yanıt ne derece gerçeği yansıtır, gerçeğin yanına yaklaşır? işte bu tartışılır. gideni yolcu edene geride kalmak zor olsa gerektir. el sallamanın acı burukluğu, boğazda düğümlenen hıçkırıkların görünmezliğini sağlam çabası.. ve bunu başarmak için dudağa yerleştirilen sahte bir tebessüm. gözler! .. ya gözler? gülermiş gibi görünen fakat dikkatli bakan bir diğer gözün rahatlıkla yakalayabileceği, derine gizlenmiş acı bir gölge durur ve mahzun bakar gözbebeklerinin derininde. 'Hadi git' dersiniz... 'git artık, yolun açık olsun.' diliniz bunu telaffuz ederken yüreğinizde yangınlar başlamıştır bile çoktan. kalmak zordur.. zorlu bir yoldur.. bilseniz de gitmenin gerekli olduğunu, güzel geleceklerin doğumu için gidişlerin bir başlangıç hatta zorunluluk olduğunu... katlanılası değildir, çekilesi değildir. bedenin içine yerleşmiş yüreğin onunla birlikte gideceği korkusu mudur bu endişe? ateşi yakan kıvılcım bu korku mudur?
bu şehrin kaldırımları.. kaldırım taşları da alışmışsa yolcunun varlığına? nefes alışına, koşuşuna üzerlerinde... sonra koşmayı bırakıp (sözünü tutmak adına) yürüyüşlerine... 'ben bu şehri sevmiştim' diyorsa yürek? ... gitmek kolay mıdır acaba? geride kalmak zordur da! ya bir de beden ile yürek aynı mekanı paylamaktan yoksun sa? .. yüreği bırakıp gitmek.. akşamın karanlığında.. her ne kadar sabah olacak ta olsa, şafağın sökmesi yakın da... dost dediyse giden, geride bırakıp gittiklerine? dağlarına, kaldırım taşlarına, yaşlı kadınlarına, yetim çocuklarına... her biri tutup çekmez mi yüreğinin uçlarından sündürerek? ' kal! kal ne olur! ' diye feryat etmez mi?
gündoğumu yakındır artık... geceler sabahlara gebe... gitmemek olmaz ki! ' kal' diyen sesin büyüsüne kapılmak olmaz ki.! acılar diner mi yaraya merhem çalmadan? güneşler doğar mı sabah olmadan?
ha yüz km ötede olsun beden, ha bu miktarı katlayın istediğiniz kadar. yüreğin bedende hapsolmadığı sürece gidiş değildir gitmeler. ağlayışlar gereksiz, üzülmeler yersizdir. fakat; mücessem varlığın içinde sıkışıp kalmışsa can; bir nefeslik mesafe de olsa da yakın değildir.
gidenler ten olsun, etle kemik...
canlar burda dursun, yeter...
hatıralar canlı kalsın, bunu istedik...
mesafe dediğin nedir ki, nedir kilometreler?
Sen de Gitme
Gitme, sensiz anlamsız zaten her şey
Umudun korku tünelinde sarhoş raylar gibi insanlar.
Kaf dağının ardına saklanıp gülüşlerinin içtenliği
Dramatik bir tiyatro sahnesi bedenler.
Gitme işte, yaşadığın mekanlar ol ve büyüt zamanı
Zamanın kırıntıları kaplasın göğünü sözlerinin.
Gitme ellerin de gitmesin sonra.
Gitme, güneşe doğru büyük bir tutulmanın ortasında
Yapayalnız geldiğimi farz et tenine doğru.
Puslu ve korkutucu dağların yamaçlarında
Soğuk ve karlı yollardan sana uzansın yüreğim.
Gitme, fırtına dokunmasın yüreğine, soğuk işlemesin bedenine.
Yollar dostlara uzanır gibi uzansın, tutsun ellerimizden.
Gitme dudakların da gitmesin sonra.
Gitme, iklimlerin telaşı vurmuşken ruhumuzun gelgitlerini
Bulutlar ovalara doğru dağılmamışken henüz.
Ağaçlar eğilip bükülmeden, yollara duraklar kurgulanmadan
Karanlık tutunmadan evlerin çatılarında, gitme.
Gitme, sensiz yok olmuş zaten umutlarımız
Bir ceylanın gözlerinde hüküm süren yalnızlık.
Gitme gözlerin de gitmesin sonra.
Dudakların dokunur
Kokun kalır tenimde
Sen de kal.
Lütfen.
Git ya da, yokluk sensiz anların kuytularını saklar.
Dilimizdeki öfkeleri sarar, derinden bir suskunluğun çukurunda.
Yaşlı bir bastonun gölgesi yürür, arnavut taşlarının küskün griliğinde.
Taşların kıvrımlarında, kenarın boşluğunda palazlanıp
Dengenin bozulduğu anlarda, sana dokunmalarda git.
Yaşlı yağmurlar eşliğinde, hayatın seslerinde git.
Ama ellerin onlar gitmesin işte.
Git zambak rengi bir gurubun renklerinde kalsın her şey
Her şey kadar büyük bir intizamın sarılması sabaha ağarsın
Can kırıkları içinde yayılsın kocaman gülümsemen.
Git sonra yine gelme mucizeye benzer yoksa kokuna alışmak,
Sonra kaybolmak var, ellerinden tutmak var bütün gece
Git işte ruhumuzu saran bir tekkenin dört mevsiminde
Ama dudakların onlar gitmesin işte.
Git menşein toprak, menbağın su gibi çağlayıp
Ateş yakmaz varlığını aslın ateşse eğer, kor yakmaz
Geleceği sen yakarsın ateşinde, küllerinde yağarsın.
Git ama git sarsılsın gök, yansın denizler, buharlaşsın
Gelse de tüm evren avuçlarına, her dokunuşunda canlansa hayat
Git işte git dönmeden arkana sonsuz kez bakmadan gözlerime
Ama gözlerin var ya onlar gitmesin işte.
Ellerin dokunur
Gözlerin kalır tenimde
Sen de gitme.
Ne olur.Cantanem