Hele bir de onun gözünde gör şu fani dünyayı…
Herkes beyaz olsa o zaman beyazı fark edemesin ki değil mi? Veyahut da siyah…
Beyaz en güzel siyahta belli eder kendini…
Beni ben yapan yegâne şey, benden olmayandır. O yoksa sen de yoksun…
Ne anlamı kalır ne rengin belli olur ne de tadın...alinti..
Haklisin Renklerimizle variz ve Gökkusagi olmamak icin hicbir sebep yok..yeterki insanligimiza sahip cikalim..
Bu anlamli konu icin tesekkürler..
ŞİNTOİZM
Dünyanın en eski dinleri arasında yer alır. Japonların Milli Dini karakterini sergilemektedir.Şintoizm’in Japonca’da karşılığı Kami-Nomiçi ‘dir ( Tanrıların Yolu). Şintoizmin herhangibir kurucusu yoktur.
Şinto türbeleri Japonya’da 100 binin üzerindedir. Türbelerde hiçbir resmetapılmaz. Sunak üzerine günlük olarak taze yiyecekler, su, tütsü vb. şeyler konur. Tümevrenin kutsallığında içsel bir inanç vardır ve insan bu kutsallıkla uyum içinde olabilir.Şintoistin anavatanına yönelik hararetli sevgisi, Japon halkının kendi ülkelerine olanbağlılığında ifadesini bulmaktadır. Şintoizm yaklaşık 2500-3000 yıl önce ortayaçıkmıştır. 13 eski mezhebi olup, her birinin kendi kurucusu vardır. Kutsal metinleri,Japonya Kayıtları Kokiji (Eski Olayların Kayıdı Nikorg Yengişiki (Yengi dönemininEnstitüleri)’ dir. Şintoizm ‘in bir diğer özelliği milli, iptidai resmi inanış sistemi bulunmayan,diğer dinlere karşı oldukça hoşgörülü bir din olmasıdır. Şintoizm’in 2 temel özelliğikısaca; milli bir dindir, tabiata tapmaya önem verir. Belli bir kurucusu ve inanç sistemiolmayan, milli, geleneksel, çok tanrıcı, diğer dinlere hoşgörülü, ata ruhlarına saygı gösterilenbir dindir.
Nakledildiğine göre Japonya’da 8 milyon ilah vardır. Dağ, ırmak, ateş, gökgürlemesi, fırtına, yağmur, vb. ilahlar dışında her meslek sahibinin de ayrı bir ilahıvardır. Ölüler yaşayanlara muhtaçtır. Kendilerine ikram yapıldığı, mezarın üzerineyiyecek, içecek, eşya vs. konulduğu sürece mesut olurlar.
İmparator, Güneş ilahesinin torunudur. Genellikle Japonlar dünyanın iyi ve kötüruhlarla dolu olduğuna inanırlar. Şintoizm ‘de ibadetler tapınaklarda veya evdeyapı labilir. Mabetlerde genellikle eskiliği açısından değerli olan ayna, kılıç vemücevherli taş bulunur. Japonların ibadet şekilleri çok sade ve basittir. İbadet etmekisteyen kişi mabede gider, elini, yüzünü ve ayaklarını Müslümanların abdest almalarıgibi yıkarlar. Mabetteki kıymetli eşya karşısında diz çöker. İbadetini tamamlar ve dışarıçıkar. Eskiden ibadette kurban bulanmasına rağmen, günümüzde rastlanmamaktadır.İbadet için temizliğe çok önem veren Japonlar bunu ihmal etmeyi büyük günahsayarlar. Bazı özel durumlarda İslam inancındaki gusüle benzer bir temizlik yaparlar.
İbadeti rahipler idare eder.
Evlenme törenleri mabetlerin bitişindeki evlenme salonlarında rahipler tarafındanicra edilir. Cenaze törenlerini ise Budist rahipler yönetir. Bu anlayış bir Japontarafından “Biz Şintoist doğar, Budist ölürüz” şeklindedir. Onlara göre “Aile bir dindir,aile ocağı ise tapınaktır.” Ölülere karşı görevini yapan insan, yaşayanlara karşı olanvazifelerini de yerine getirmiş olur. Çok eski zamanlardan kalma duaları ezbereokumak, ilahlara hediyeler takdim etmek Japonların bugünde vazgeçemedikleridavranışlardandır.
Şintoizm ‘de ilahlar hem erkek (izanagi) hem de dişi (izanami) ‘dir. Bu iki ilahdaha sonra geleceklerin ataları olmuştur. Şintoizm ‘de kutsal metinlerin de bu ilahlarınyaptıkları yazılıdır. Onlarda aynen insanlar gibi doğar, evlenir, banyo alır, hastalanır,kıskanır, ağlar ve ölür. Ahlaki karakterleri de insanlarınkine benzer. Bütün ilahlardoğrudan doğruya tabiat güçleri veya tabiatta bulunan bazı maddelerle ilgiligörülmüştür. Tabiat ilahları arasında en önemlisi güneş tanrısı Amaterasu ‘dur.Şintoizm ‘in iki mukaddes metninde yıldız ve fırtına ilahları ile sis ilahesinin deadı geçer. Fuji-Yama Dağı da mukaddes dağlar silsilesinin en önemlidir.
Şintoizm ‘in kutsal metinleri de ikidir: Kojiki ve nihongi. Çin yazısının kabulündenönce kendilerine has bir yazıları bulanmadığı için Kojiki ‘nin yazıya dökülmesi 712yılında imparatorun emri ile olmuştur. Tanrıların ve devletin ilahi kaynağı ile insanlığınbaşlangıcından Kojiki kitabında bahsedilir. Nihongi ise, bir nevi Kojiki ‘nin yorumudur.Nihongi ‘de devlet hizmetlerinde görev alanların uyması gereken bazı tavsiyeler yer alır.Günümüzde Şintoizm milli bir din olması nedeniyle Japonlar arasında yaygındır.Başta Japonya olmak üzere Japonların yaşadığı diğer ülkelerde de yayılma imkanıbulmuştur. Günümüzde Şintoistlerin sayısı 100 milyon’un üzerinde olduğu tahminedilmektedir
Kisa bilgi kisacik bilinilmesi gerekilir diye dusunuyorum;
Beyaz ve siyah bir renk degildir bilimsel olarak kabul gormez,
Bu yanlisi cogu kisi yaptigindan dipnot olarak dusmek istedim.
Gokkusagi arasinda dolasmak tum renklerle oynasmak ama hep,
Canliligin ve yeniden dogusun rengi olan Yesil de kalmak isterdim...
Asyanın renjlerinden bir tanesi
BUDHA VE BUDİZM
Budha (Gautama Budha) M.Ö. 563-483 yılları arasında yaşamış bir Hint filozofudur. Onun kurduğu din ve felsefe sistemine Budizm denir. Budha aydınlanmış anlamına gelir.
Asıl adı Sıddhartha Gautama olan Budha Sakya kralı Suddhodana’nın oğludur. Doğum yeri Ganj vadisinin kuzey kesiminde yer alan Lumbini’dir. Sakin bir çocukluk döneminden sonra insan yaşamının acılarından etkilenen genç prens düşüncelere dalarak yüce hakikati bulmak için geçmişiyle bütün ilişkisini kesti. Yurdundan ayrıldı ve yıllarca dünyadan el etek çekmiş durumda yaşayarak, güney Bihardaki kutsal incir ağacının altında aydınlanmaya ulaştı. Bundan sonra bambaşka bir insan oldu. Ulaştığı dinî ve felsefî gerçekleri yaymak üzere vaazlar vererek ülkesini dolaşmaya başladı, ileri yaşında “Nirvana”ya ulaştığı zaman, iyi temellendirilmiş bir rahipler tarikatı kurmuştu ama yazılı talimat bırakmamıştı.
Budha’nın ölümünden sonra müritlerinin onun söylediklerini yazmış oldukları sanılıyor. Böylece Budizm kuralları ortaya çıkmıştır.
Budistler dünyevî arzulardan sıyrılarak aydınlanmaya erişen kimselere “Budha” derler.
Budizm 4 yüksek gerçeği telkin eder. Bunlar:
1- Hayat acılarla doludur, zevk ve safa hayalden ibarettir.
2- Acılara ise türlü hevesler yaşama isteği yolaçar.
3- Yaşama isteği ve daha başka heveslerin öldürülmesi gerekir.
4- Yaşama hevesini yok eden insanlar “nirvana”ya (saadete ve ebedî huzura) kavuşur.
Budizm’e göre sekiz katlı yol insanları acıdan kurtarmanın tek çaresidir. Bu yollar şunlardır: Doğru inanış, doğru ideal, doğru söz, doğru iş, doğru yaşama, doğru çalışma, doğru düşünme, doğru murakabedir. Ayrıca on çeşit de günah vardır: Bunlar: Adam öldürme, hırsızlık, iffetsizlik, yalan, iftira, kötü söz, dedikodu, kıskançlık, kötülük, imansızlıktır
Buda’nın hayatını takip eden asırlarda Budizm Asya’ya yayılarak kıtanın hakim dinlerinden biri haline gelmiştir. Bugün dünyadaki Budist sayısına dair tahminler büyük değişiklikler göstermektedir, çünkü birçok Asyalı birden fazla dini uygulamaktadır. Ayrıca komünist Çin gibi ülkelerde ne kadar insanın Budist olduğu bilinmemektedir. En yaygın kabul gören tahmine göre dünyada 350 milyon Budist yaşamaktadır. Bu sayı onu dünyanın dördüncü büyük dini yapar.
Sanki bir yerlerden tanıdık bir renk bu yanlızca 26 asır öncesinden kalma yıllanmış bir renk.
RENGİN TANIMI Renk ses gibi bir titreşim olayıdır. Rengi belirlemek için
1) Işık 2) Görünen yüzey 3) Gören göz üçlemesi gerekir. Işık ve renk bir enerjidir. Renk gözle algılanan bir ışık olayıdır. Işığın eşya üzerine çarpması ile yansıyan ışınlarda göz yoluyla duyumsanıp algılanabilen bir “elektromanyetik” olayıdır. Rengi değişik olanlar farklı tanımlamışlardır.
a) Rengi Psikolojik Olarak Tarif Edenler : “Beynimizde uyanan bir duygudur. Maddi olmaktan ziyade subjektiftir. Örneğin mavi duyumu gibi…Renk düzenleri ile yaratılır. Renk bir duygudur.”b) Rengi Fizyolojik Olarak Tarif Edenler : “Çeşitli ışık cisimlerinin göz retinası üzerinde sinirleri uyarma yolu ile meydana getirilen fizyolojik bir olaydır. Renk bizdedir, sinir sistemimizde mevcuttur. c) Fiziksel Olarak Rengi İzah Edenler : “Renk tayfla, ölçülerle rakamlarla geniş olarak belirlenebilen, fiziksel bir olaydır. Her türlü titreşimli ışık dalgalarından ibarettir. Göz ışık titreşimlerini , sinirler vasıtasıyla beyne ileterek rengin idrak edilmesini sağlar”
BEYAZ IŞIKİngiliz fizikçisi Ishak Newton 1670’ de güneş ışığını, elmas bir prizmadan geçirerek, renkleri ayırdı. Karanlık bir oda da, ince bir delikten ışık geçirip, ışığı tıpkı gökkuşağındaki “yedi” renge ayırdı ve renk bilgisinin temelini ortaya attı. Renklerin kırılma açılarına göre spektrumdaki dizilimleri ;
1. Kırmızı2. Turuncu 3. Sarı4. Yeşil 5. Mavi 6. Lacivert 7. Mor Newton(kırmızı, sarı, mavi) renklere esas – ana renkler denir. Yani meydana getirilemeyen renklerdir. (yeşil, turuncu, mor) renkler ana renklerin ikişer ikişer karışımı ile oluşmuş ana karışım renklerdir demiştir.
BOYA RENKLER Boyamak demek; gelen ışığın kuvveti ve açısı ne olursa olsun. Işığın bir kısmını “emen” bir kısmını “yansıtan” yüzeyin bu özelliklerini değiştirmesi demektir. Boya renkler daha az ışıklıdır, şeffaflıkları düşüktür.
Turkuvaz = ¼ sarı + ¾ mavi Çimen yeşili = ¼ mavi + ¾ sarıErguvan = ¼ mavi + ¾ kırmızıEflatun = ¼ kırmızı + ¾ mavi Ateş kırmızısı = ¼ sarı + ¾ kırmızıKavuniçi = ¼ kırmızı + ¾ sarıOranlarıyla bu renkler elde edilir.
ZIT RENKLER Bir esas rengin zıt rengi o esas rengin dışında kalan iki esas rengin karışımı ile elde edilen 1. Derece yardımcı renktir. Yada renk çemberinde bir esas rengin tam karşısındaki yardımcı renk o esas rengin zıt rengidir. Kırmızı – Yeşil , Mavi – Turuncu , Sarı – Mor
KOMŞU RENKLER Bütünleyici renkler aynı zamanda birbirine zıt olan renklerdir. Bu renkler birbirinin zıddı olduklarından, yanyana geldiklerinde birbirlerini en iyi şekilde ortaya çıkarırlar. Bu sebeple, bir rengin bir yüzeydeki etkisinin daha belirgin olması isteniyorsa, o rengin yanına, zıt rengi, yani bütünleyicisi konabilir.
RENGİN TONLARI Renklerin gerçek değeri tayftaki halidir. Her renk beyaza doğru açıldıkça parlaklaşır. Tersine olarak siyaha doğru yaklaştıkça koyulaşır. Her rengin beyaz ve siyaha doğru çeşitli kademeleri vardır. Bir renk tonunun açıklık ve koyuluk derecesine ton değeri, valör denir. Açık bir yeşil ile koyu bir yeşil arasındaki fark, renk farkı değil ton farkıdır. Bir rengin siyaha yakın en yakın en koyu tonu ile beyaza yakın en açık tonu arasında pekçok kademe bulunur. İki rengin farklı tonları yanyana gelirse, iki rengin değeri artar, açık renk açık, koyu renk daha koyu görünür. Bir renk, eğer onu çevreleyen renk koyu ise, daha açık görünür. Bir renk, onu çevreleyen renk daha açıksa , daha koyu görünür. En yüksek, en güçlü renk kontrasları tamamlayıcı renklerin renkleri yanyana getirmesi ile elde edilir.
Sati:Bu gelenekte kocası öldüğünde dul kalan Hintli kadınlar kendilerini yakarlar yada başkalarına yaktırırlar. Böylelikle kocaları öldükten sonra tüm günahlarından arınıp, diğer dünyada da kocalarının yanında olacaklarına inanırlar.
Ganj Nehri:Bu nehir Hindu’lar için çok kutsal sayılır. Ganj nehrine girenlerin tüm günahlarından arındığına inanılmaktadır. Ölen Hindu’lar Ganj Nehri’nin kıyısında törenlerle yakılır. Yakıldıktan sonra külleri nehir suyuna atıldığında kişinin özgürleşeceğine inanılıyor.
Milli hayvanları,sesi oldukça çirkin olan fakat kuyruğunu açtığının da sizi masallar alemine götürecek kadar güzel ve büyüleyici olan, ilk zamanlarda etlerini yemek için beslenen, ancak zamanla avlanma yasağı getirilen tavus kuşları...
Sokaklarda salına salına yürüyen, trafiği alt üst etme pahasına dahi olsa kimsenin yoldan çekemeyeceği kutsal hayvan olan inekler... Delhi'de kuşları ameliyat ve tedavi etme amaçlı açılan kuş hastanesi... Ağaçlarda gezen, siz yürürken dallardan kafanıza bir şeyler fırlatan evcilleştirmemiş maymunlar...