103 aktive Mitglieder
               
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 13:30 Nr.: 1 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
12 Mart İstiklal Marşı'mızın kabul edilişinin 91. yıl dönümünde
MEHMET AKİF ERSOY'u
Saygıyla yad ediyoruz...



-----
Her tuzlugum var diyene . . . . hiyarla yetisemedim . . . .
0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 21:37 @ahududu Nr.: 2 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
Ben tesekür ederim, katildiginiz icin . . .

clap:
-----
Her tuzlugum var diyene . . . . hiyarla yetisemedim . . . .
0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 21:44 @ahududu Nr.: 3 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
Beni dünden sasirtti ahu hanim,
Bu Cumhuriyeti biz savasarak kazandik, seviserek degil . . .
14 Subat olsaydi katilim farkli olurdu kanimca . . .
Kendini bilen biliyor, bilmeyenide ALLAH biliyor . . .
saldim kendini bilmeyenleri cayira . . . gerisini sen anladin . . .

Efe Kaptan


-----
Her tuzlugum var diyene . . . . hiyarla yetisemedim . . . .
0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 21:46 @efe_1903 Nr.: 4 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
selam kaptan arkada$im.
   Yattigi yer cennet olur insallah.
Bize her gün Hür oldugumuzu hatirlatan,türk oldugumuzu ve gurur duydugumuzu severek söyletin bu güzel mar$in yazari.M:A:Ersoya rahmetler dilerim.

-----
HAFIFE ALMAYIN SAKIN..........ALISKANLIK YAPARIM.
0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 21:48 @katina Nr.: 5 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
Bozuk Olunca Maya;
Ne Ar Tanır Ne De Hâyâ !...


Hak edenlere ithafen Mehmet Akif in sözleri . . .
katiliminizdan dolayi tesekürlerimi arz ederim.
Sagolun varolun . . .
Efe Kaptan

-----
Her tuzlugum var diyene . . . . hiyarla yetisemedim . . . .
0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 21:49 @efe_1903 Nr.: 6 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
üstadi'mizi    ve   üstadimiza    bu   muhtesem   marsi   yazdiran   kahramanlarimizi   rahmetle   aniyoruz.


hatirlattiginiz    icin   size de  tesekkürler   efe  kardes...
0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 21:51 @memo53 Nr.: 7 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
Insallah dileklerimle Memo kardes . . .
Tarihimizden bugüne bu vatan icin hatirlanmasi
gereken cok insan var . . .
Ancak hürriyetimizi bize dizeleriyle ögreten bir büyügü
hatirlamak bir ayricalik . . .
Katilimindan dolayi sanada ayrica tesekür ederim . . .

Efe Kaptan


-----
Her tuzlugum var diyene . . . . hiyarla yetisemedim . . . .
0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 21:51 @mazbut Nr.: 8 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
Katilimindan dolayi sanada ayrica
tesekür ederim . . .

Efe Kaptan

-----
Her tuzlugum var diyene . . . . hiyarla yetisemedim . . . .
0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 21:53 @ahududu Nr.: 9 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
clap:
Iyiki varsin . . .
Iyiki varsin ´iz . . .


-----
Her tuzlugum var diyene . . . . hiyarla yetisemedim . . . .
0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 22:52 @efe_1903 Nr.: 10 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy

İstiklal Marşı Neden Yazıldı?

Trablusgarp,
Balkan, Çanakkale, Yemen ve Milli Mücadele… Mehmetcik can pazarında;
cepheler ölüme koşan Mehmetçikler’le kıpkırmızı. Her Mehmetçik göğsünü
serhat, yüreğini kalkan yapmış. Tarihin kanlı seyrine can borcumuzu ve
kan borcumuzu fazlasıyla ödemişiz.

Bu
zamanlar manevi bir desteğe ihtiyaç duyduğumuz en önemli zamanlar.
Yeniden dirilmek şart olmuş artık. İnsanları heyecanlandıracak,
gönülleri coşturacak; gözlerde damla damla yaşlar sıralayacak bir
manevi atmosferin oluşturulması mecburidir. Körükle basılan havanın
demiri erittiği gibi, insanımızı “vatan, millet, bayrak, sancak
istiklal sevdası” gibi kutlu bir amaçta birleştirip, yüce bir ortam
içerisinde tek yürek, tek beden olmuşçasına dirilten milli bir inkılaba
ihtiyaç vardır.

Bunu da ancak duygu yüklü bir vatan şiiriyle yapabilirdik.

İşte İstiklal Marşı bu amaçla yazdırılmak istenmiş (1920 – Erkan-ı Harbiye Reisliği) ve bunun için de bir yarışma açılmıştır.

İstiklal Marşı’nın Tarihi Oluşum Süreci

 

Yarışma açılıyor...

 

Milli
Marş'a duyulan ihtiyaç 1920 yılında Erkan-ı Harbiye Reisliği
tarafından ortaya kondu. Erkan-ı Harbiye Dairesi, Maarif Vekaletine
müracaat ederek milli azim ve imanı besleyecek bir marşın yazılmasını
ordu adına teklif etti. Maarif Vekaleti 7 Kasım 1920'de basın yolu ile,
konu hakkında bir yarışma açıldığını bütün yurda duyurdu. Birinciliği
kazanacak şaire 500 TL ödül verilecekti. Bu, o zaman için büyük bir
miktardır.

 

Yarışmaya
katılacak şiirlerin 21 Aralık 1920 tarihine kadar Maarif Vekaletine
gelmesi gerekiyordu. Gelen şiirler 23 Aralık'tan itibaren Vekalette
kurulmuş bir komisyon tarafından incelenecekti.

 

Yarışmaya
katılım büyük oldu. Mecliste devrin pek büyük ünlü edibi ve şairi
vardı. Bunlardan bazıları da yarışmaya katıldılar. Hatta Şark Fatihi
olarak isim yapan Kazım Karabekir Paşa dahi yarışmaya katılmıştı.

 

Yarışmaya
724 şiir geldi. Ancak bunlardan hiçbiri komisyon tarafından
beğenilmedi. Bu arada Mehmet Akif'in milli bir destan olabilecek bir
şiir üzerinde çalıştığı etrafa yayılmıştı. Akif, meclisin oturum dışı
saatlerinde, loş köşelerde, Tacettin Dergahı'nın uykusuz geçen
saatlerinde avucunun içine aldığı küçük kağıt parçalarına İstiklal Marşı
isimli şiirinin ilk şekillerini karalıyordu. Ancak, şiirini yarışmaya
katmayacağı da ağızdan ağıza söyleniyordu. Bunun sebebi yarışmaya konan
mükafattı.

 

Ancak
Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere pek çok milletvekili Mehmet
Akif'in yarışmaya katılmasını, hatta Milli Marş'ı onun yazmasını
istiyordu. Çünkü Türk'ün irade ve imanını ancak onun anlatabileceği
inancı yaygındı.

 

Nihayet,
Maarif Vekili Hamdullah Suphi, 5 Şubat 1921 tarihinde Akif'e yazdığı
bir mektupta "asil endişenizin icap ettiği ne varsa hepsini yaparız"
diyerek ve para meselesini kaldırmayı vaat ederek Akif'in yarışmaya
katılmasını sağlamaya çalıştı. Akif, yakın dostlarının ve bilhassa
Balıkesir mebusu Hasan Basri Bey'in ısrarı ile şiirini yarışmaya
gönderdi.

 

Milli Marş belirleniyor...

 

TBMM'nin
26 Şubat 1921 tarihli toplantısında Milli Marş konusu ele alındı.
Şiirleri incelemek üzere bir komisyon kuruldu. Komisyon, 724 şiir
arasından 7 şiiri Meclis kürsüsünden okumaya karar verdi.

 

1
Mart 1921 tarihli, Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlık ettiği oturumda,
Hasan Basri Bey'in bir takriri üzerine şiirlerin okunmasına Akif'in
şiiri ile başlandı. Daha ilk mısra büyük bir alkış tufanı ile
karşılandı. Şiirin her mısraı yoğun alkış sağnağı ile karşılandı. Nafia
Vekili İsmail Fazıl Paşa'nın isteği kabul edilerek şiir dört defa ve
her defası da büyük heyecan ve alkışlar arasında okundu. Kalan 6 şiirin
okunmasından, meclis kararı ile vazgeçildi. Türk'ün irade ve imanını
dile getiren şiir bulunmuştu.

 

Milli Marş’ın bestelenmesi...

 

12 Mart 1921 tarihli oturumda bu şiirin Milli Marş olarak kabulü oylandı ve kabul edildi.

Şiirin
bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. 1924
yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini
kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930 da
değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı orkestrası şefi Osman Zeki Üngör'ün
1922 de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe kondu. Marşın
armonilenmesini Edgar Manas, bando düzenlemesini İhsan Servet Künçer
yaptı.

 

İstiklal Marşı’nın Açıklamaları...

 

İstiklal
Marşı, bir milletin milli ve dini irade ve imanını ebediyyen ayakta
tutacak ve besleyecek kudrette bir dil abidesidir. Türk milletinin
maşeri vicdanına onun kadar yakışan bir başka şiirimiz yoktur.

 

İstiklal
Marşı yazıldığı sıralarda Anadolu'nun birçok şehri işgal altındaydı.
Tarih boyunca devletsiz yaşamamış milletimizin istiklal ve istikbali
tehlikedeydi. Ülkenin ufukları kap karanlıktı.

 

İşte Mehmet Akif'in İstiklal Marşı ile yükselen sesi, vatan semalarında böyle bir zamanda yankılandı.

 

İstiklal Marşı Birinci Kıt’a ve açıklaması

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

İlk
mısrada korkmak fiili, hiçbir zaman ürkmek, çekinmek, hatta canından
dolayı kaygı duymak manalarını taşımaz. Vatan ve istiklal için milletçe
duyulan asil endişeye bir cevap ve çıkış yolu teşkil eder.

 

İstiklal
Marşı, milletimizin, tarih boyunca bağlandığı ve yaşattığı değerleri,
baştan sona kadar derin bir şiir örgüsü içinde işler.

 

Bu
değerlerden ilki İstiklaldir. İstiklal'in sembolü ise Al sancaktır. Al
sancak, bacası tüten son ocak kalıncaya kadar dalgalanacaktır.

Ey
Milletim ye’se düşme; Allah’tan ümidini kesme; Endişelenme. Batı
ufkunun gurup haline bakarak hüzünlenme. Akşam ufkunun şafak kızıllığı
sönebilir; bir alev, bir ateş gibi parlayan alsancağım milletimin son
ferdi kalana kadar emin ve korkusuzca dalgalanacaktır; asla
sönmeyecektir.

Mehmet
Akif, 3. ve 4. mısralarda, Türk Milletinin istiklâline sarsılmaz
imanını korkunç gök gürültüleri gibi haykırıyor. Bayrağın semalarda
dalgalanışını Türk milletinin varlığı, kaderi ve talihiyle aynı
görüyor. Bir imanı, bir hükmü haykırıyor: Milletimiz var oldukça,
Bayrağımız göklerde nazlı nazlı dalgalanmaya devam edecektir.

İstiklal Marşı İkinci Kıt’a ve açıklaması

 

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül…Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

M.Âkif,
İstiklâl Marşı’nın tamamında inanmış adam, vefalı insan görüntüsünden
asla taviz vermemiştir. Bu inanmışlık ve samimiyet içerisinde bir
canlıya seslenir gibi Bayrağa seslenir.

Ey
benim güzel Bayrağım, ey benim hilal kaşlım! Öyle dargın gibi
kaşlarını çatma. Senin kaşlarını çatman, bu Milleti derinden yaralar,
üzer. Hem niçin bize kızmış gibi bakıyorsun?

Senin Millete güleryüz göstermen hayat verir, canlılık, dirilik verir. Bu Millet buna layıktır.

Benim
kahraman milletim hürriyet uğruna oluk oluk kan döktü. Gerekirse
bundan sonra da döker. Hem benim Milletim Bayrağına renk olarak sadece
al kanının rengini uygun görmüştür. Milletimin uğruna baş koyduğu, can
verdiği, İstiklâl simgesi olan Bayrak Milletime gülmezse, Millet de
kanını helal etmeyecektir. Bu fedakarlığa karşılık senden sadece
güleryüz bekliyoruz.

İstiklâl ve bağımsızlık, Allah’tan başka mabut tanımayan Milletimin Hakkıdır. Bundan asla şüphe edilemez.

Şubat
1921. Taceddin Dergahı’nda merdivenden çıkınca hemen sol taraftaki
küçük odada, rafta idare (küçük gaz lambası yanmakta; yer yatağında
yatmakta olan Mehmet Akif uyanmış, kağıt arıyor. Yok. Eline geçirdiği
kurşun kalemle yer yatağının sağındaki duvara dönmüş; pınar gibi ilham
fışkıran imanlı bağrından çıkan, Türk’ün tarihini ve ebedi geleceğini
bir mısrada anlatan kıt’ayı yazıyor. Sabah namazı ezanına kalkan oda
komşusu Hafız Bekir Efendi (Konya meb’usu) M. Akif’i elindeki çakısı
ile duvardaki (kağıda aldığı kıt’ayı kazırken görüyor.

İstiklal Marşı Üçüncü Kıt’a ve açıklaması

 

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

 

İstiklal Marşı'nda üzerinde önemle durulan bir başka sosyal değer de hürriyettir.

 

Bu
Millet tarihin her döneminde hür yaşamış, bundan sonra da hür
yaşayacaktır. Bu Milleti esarete teşebbüs, çılgınlığın ta kendisidir.
Böyle bir şeye tevessül edenin ahvaline şaşarım! Çünkü o bu
hareketinden dolayı başına gelecekleri düşünemeyecek kadar çıldırmış
biri yahut birileri olmalıdır.

Kükremiş
azgın suların hiç bir sed tanımadan önündeki engelleri çiğneyip aştığı
gibi, ben de değil mahkum olmak; gerekirse dağları yırtar enginlere
sığmam taşarım.

Bir başka açıdan…

Ben
ezelden beridir hür yaşadım diyerek bir mısranın yarısına, san’at
kudreti ile ikibin beşyüz senelik Türk tarihini sığdırıyor. “Hür
yaşarım” diyerek Türk’ün hür yaşamak karakterini, azmini ve sonsuza
kadar ebediyyen hür yaşayacağını; geleceğini haykırıyor. Böyle bir
milleti esir etmeyi hayal edenlere şaşılır.

3.
Mısrada Türk’ün kuvveti, kudreti ve haşmeti vardır. Hürriyetine mani
olan, sed çeken her şeyi ezecek bir sel gibidir. Zaten Orta Asya’dan
Altay Dağları’ndan Tuna Boyları’na akan bir sel gibidir.

4.
Mısrada, tarihte dağ yırtmış olmanın kudretini, gururunu yani:
Ergenekon Türklerini, Ergenekon Destanını hatırlatır. Ezcümle, tarihin
ilk devirlerinden beri hür yaşayan Türk, ebediyen de hür yaşayacaktır.
Buna mani olmak isteyenleri dağları yırtan kuvveti ile sel gibi ezer,
aşar.

Bütün
şiirin en heyecanlı bölümü olarak gösterebileceğimiz bu kıt'ada sadece
şiirin tonalitesi yükselmez, aynı zamanda güzel bir çağrışımla Oğuz
Kağan Destanı ile Ergenekon Destanı birlikte hatırlanır. Şiir tam bir
tarihi derinlik kazanır.

İstiklal Marşı Dördüncü Kıt’a ve açıklaması

 

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

 

Akif,
bu kıt'ada sömürgeci batıya karşı çıkar. Batının maddi medeniyetinin
saldırısını iman dolu göğsü ile durdurabileceğini söyler:

 


0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 22:53 @01timur01 Nr.: 11 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
Batı çelik zırhlı bir duvar misâli bütün âfâkı doldurmuş üstümüze geliyor.

Püfff! Bunda telaş edecek ne var ki? Çünkü bu vahşi saldırılara karşı benim öylesine güçlü ve emin bir sığınağım var ki bunu, Batı âleminin hafsalası dahi almaz. Bu sığınak, bu serhad iman dolu göğsümdür.

Medeniyyet denilen sahte, yalancı, vahşi, saldırgan ama gerçekte güçsüz canavar, ulusun dursun. Sonu yaklaşmış olan bu canavar, Milletimin göğsündeki imanı boğmaya yetmeyeceği gibi, onun gebermesi Milletimin eliyle olacaktır.

Bir San’at İnceliği

Çoğu insanımız eski yazıyı bilmez… Eski yazıda (Osmanlıca yazıda) iki türlü “n” harfi vardır. Biri “nun” harfi ile yazılır, diğeri “kef (nazal n)” ile yazılır. Şair gerektiğinde “nun” kullanmış, gerektiğinde “kef (nazal n)” kullanmış. Bu kıt’anın üçüncü mısrasında geçen “ulusun” kelimesinin sonuna “nun” koymuş; emir verildiği zaman “nun” kullanılır.

Sen görevlisin, sen hastasın gibi kelimelerde “kef” yani nazal n kullanılır. Burada ise (ulusun kelimesinde) “nun” kullanmıştır. Yani burada tevriye san’atı yoktur. Buradaki kelimenin sonuna “nun” koymak suretiyle: bırak o “ulumak fiilini işlesin” denmek istenmiştir.

Bir Başka Açıdan

Ulusun: Kelimenin kökü: hayvanlar için kullanılan -ulumak-fiilidir. İstilacı, sömürgeci, saldırgan, sahte “medeniyet” yaptığı vahşiliklerden canavara: Silahları ile çıkardığı seslerde hayvan ulumasına benzetilmiş. Zaten ulumak, boğmak ve canavar kelimeleri arasında uygunluk var.

 

Bazılarının ulusun kelimesine verdikleri "yücesin" manası yanlıştır. Vurgu son hece üzerinde olacaktır.

 

Bu kıt'adan hareket ederek Akif'i medeniyet düşmanı göstermek isteyenler olmuştur. Oysa Akif, burada sömürgeci batı medeniyetine karşı çıkmaktadır. Asıl metinde medeniyet kelimesi tırnak içine alınmış ve özel mana belirtilmiştir.

Okunuşu: “Ulusun” sözünü okurken, ayaklarımızın altında, ölmek üzere uluyan bir köpeğe hitab ediyormuş gibi küçük gören, aşağılayıcı, hakaretli bir sesle okunmalıdır.

“Medeniyet”: Rahmetli M. Âkif, şiirlerinde manasını, esas anlamından düşük gördüğü kelimeyi “tırnak” işareti içinde kullanmıştır. Burada, yukarıda arzettiğim sahte medeniyeti kasdettiği için böyle yazılmıştır. M. Âkif asla medeniyyete düşman değildi. Bilakis, geriliğin düşmanı idi.

İlim ve çalışma tavsiye ediyordu. Körü körüne Avrupa hayranı olmayın, batının sadece ilmini tez elden alın diyordu.

İstiklal Marşı Beşinci Kıt’a ve açıklaması

 

Arkadaş! yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Arkadaş!

Şehidler beldesi Yurduma, hain düşmanın girmesine fırsat verme. Sen düşmanı kovmak için gerekirse şehid olmayı göze alır, canını siper edersen, Allah vaadettiği zaferini sana verecek, Seni düşmanlarına galip getirecektir.

Hem bu zafer günleri öylesine yakın ki… Kimbilir? Belki yarın, belki de ondan daha yakın bir zamanda o zaferi göreceksin.

İstiklal Marşı Altıncı Kıt’a ve açıklaması

Bastığın yerleri, “toprak!” diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır, atanı;
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Şair, bu kıt’ada vatan denen toprağın kutsallığını hatırlatır.

 

Bastığın yerleri toprak sanarak yürüyüp gitme. Bu toprağın altında bin yıldır bu beldeleri vatan yapmak ve vatanını savunmak için çarpışmış bu uğurda şehid olmuş sayısız insan yatıyor.

Onların kimi senin baban, deden. Soy kütüğünden geriye doğru gidersen hiç şüphen olmasın, bu topraklar altında hem de çok yakınlarının şehid olarak yattığını göreceksin.

Bu toprakları ataların gibi koruyamazsan yazık olur. Hem onları da üzmüş olursun.

Bütün dünyaları alsan dahi bu Cennet vatanı, veremezsin; vermemelisin.

Bir Başka Açıdan…

Şehid: Dini, vatanı, milleti ve namusu için savaşarak veya vazife başında canını veren (ölen) müslüman. Askerlikte en yüksek mertebe şehidliktir.

Dünyada Türk Milleti kadar vatanı için şehid veren başka bir Millet yoktur. Vatanımızın her karış toprağı şehidlik olduğu gibi, Vatanımızın dışında da 42 yerde Türk Şehidliği vardır.

M.Âkif, -Çanakkale Şehidlerine- şiirinde Şehid’e manevi türbe kurmuştur. Tarihe sığdıramamış, bu taşındır diyerek kâbeyi başına dikmiş, mor bulutları türbesine tavan diye çatmış, Yedi Kandilli Süreyya’yı uzatmış; tüllenen mağribi akşamları yarasına sarmış ve:

– Yine birşey yapabildim diyemem hatırana.

Ey şehid oğlu şehid! İsteme benden makber

Sana ağucunu açmış duruyor Peygamber, diyerek Şehid’in büyüklüğünü anlatmıştır.

İstiklal Marşı Yedinci Kıt’a ve açıklaması

0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 22:55 @01timur01 Nr.: 12 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.
 
Bu Cennet Vatanın uğrunda nice canlar şehid oldu. Toprağın altı öylesine şehid doludur ki, eğer mümkün olsa da toprağı sıksan her taraftan şehidler fışkıracak.

Yarabbi! Canımı, sevdiklerimi, bütün varımı al; Fakat benim vatanımı elimden alma. Beni vatanımdan ayrı koyma.

Bir Güzel Tesbit:

Hiç birşeyim olmasa da vatanımın toprağında yatmak bana yeter. (Bu mısralar Oğuz Han’ı hatırlatır. Oğuz Han, düşmanlarının isteğine göre atını, silahını, en yakınlarını verir. Ama iş çorak bir toprak, vatan parçasına gelince vermez. Türklerle, Çinliler harp eder ve Türkler Çin ülkesini baştan başa zaptederler).

İstiklal Marşı'nın altıncı ve yedinci kıt'aları, özellikle yedinci kıt'anın

 

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, Şüheda!

 

mısraları, son dokuz asrın Türk tarihinin ve Anadolu coğrafyasının vatan oluş şeklinin ifadesidir.

 

İstiklal Marşı Sekizinci Kıt’a ve açıklaması

 

Rûhumun senden İlahi şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli;
Bu ezanlar ki şehâdetleri dînin temeli
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

 

Bu kıt’a okunurken bağrılmaz. Burada bir yalvarma, bir istek var. Nasıl Allah’a dua ediyorsak öyle bir durum bu da.

 

Yarabbi! Bizler vatanımız için ölüyoruz; Senden son dileğimiz vatanıma düşman girmesin. Mabedime pis elini değip, pis ayağıyla basmasın. Şehadetleri dinimin temeli olan bu ezanlar, benim vatanımın üstünde senin adını yükseltsin.

(Dinin temeli olan kelime-i şehadet ezan içerisinde geçmektedir.)

Bir Başka Açıdan…

Bitişikteki Taceddin Camii’nde ve diğer camilerde hazin hazin sabah ezanı okunmaktadır. Bu ezanlar susacak mıdır?

M.Âkif, Yüce Allah’a ellerini açarak milletinin ağzından, bütün vücudu titreyerek niyazda bulunuyor.

Bütün Milletin, Mehmetçiğin tek arzusu kendileri şehid de olsalar; yeter ki vatana düşman girmesin, ma’bedlerimizin göğsüne onların kirli elleri ve ayakları değmesin. Türk Müslümandır. Dünyaya gelen Türk’ün ilk kulağına giren ses, Ezan sesidir. Ezandan sonra kulağına adı söylenir. Türklüğün ve Müslümanlığın damgasını taşıyan güzel Camilerimizdeki zarif minarelerden günde beş defa yükselen ezan sesleri Cenab-ı Allah’a ulaşır.

İstiklal Marşı Dokuzuncu Kıt’a ve açıklaması

 

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım!
O zaman yükselerek Arş’a değer, belki, başım.

İstiklal Marşı'nın dokuz kıt'ası ard arda çeşitli maddi ve manevi değerlerle zenginleşerek, gittikçe artan bir frekansla, istiklale yürüyüşü dile getirir.

Dualar sanki kabul olmuştur. Memleket kurtulmuştur. İstiklâl ve hürriyet yeniden gelmiştir ve sanki o an yaşanır, onun hazzı içerisinde de dokuzuncu dörtlük seslendirilir; sanki kabul olmuş gibi; memleket ve millet kurtulmuş gibi…

Yarabbi! Vatanım ve senin dinin uğrunda canlarını veren biz şehidlerin son dileklerini kabul buyur.

Bu dileğim vatanımın hür, Milletimin mü’min kalmasıdır. Bu dileğimi kabul edersen, işte o zaman eğer başıma dikilmiş bir mezar taşım varsa o bile sevinçten secdeye kapanır. Sevinç gözyaşlarım, savaşırken, döğüşürken aldığım yaralardan boşanır. Ve yine o zaman benim ruhum yerden yükselerek şehidler makamına gönül huzuruyla gidebilecektir.

İstiklal Marşı Onuncu Kıt’a ve açıklaması

 

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

 

Onuncu kıt'a; daha önce işaret edilen bütün değer sistemlerini de tekrarlayarak, tam bir final mükemmeliyetine ulaşır.

 

Şair bir önceki kıt’ada “arşa değer belki” derken “belki” kelimesini, “eğer layıksan” anlamında kullanmaktadır. Başım arşa değmeye layıksa ben oraya yükselirim.

Son beşlik huzur içinde, mutluluk içinde, saadet içinde ve fakat akla gelen bir kötü ihtimal de hesaba katılarak tamamlanıyor. Artık istiklâl hak edilmiştir. Onun için şair şöyle seslenir.

Ey benim, şanlı Bayrağım! Artık sen de sabah şafakları gibi dalgalan. Artık senin uğrunda dökülen kanlarımızın hepsi de sana helal olsun.

Ebediyyen sana ve milletime esaret yoktur. Bugüne kadar nasıl hür yaşadınsa, bundan sonra da hür yaşayacaksın. Hür yaşamak senin hakkındır.

Artık Allah’a tapan milletim için de İstiklâl hak edilmiş ve kazanılmıştır.
Bir başka şekliyle...
 
Şubat 1921′de, İstiklâl Marşı’mızın yazıldığı günlerde, Yurdumuz düşman işgali altında inlemektedir. Kuvvetlerimizin üç misli silaha ve imkânlara sahip olan Yunan kuvvetleri Ankara’ya doğru yürümekte; Polatlı’dan düşmanın top sesleri duyulmaktadır. Meclis’in Kayseri’ye nakli düşünülmektedir.(10 Ocak 1921) I. İnönü Harbi başlayalı beş hafta olmuştur. Büyük taarruza ve Yunan’ın denize dökülmesine 18 ay ve 18 gün vardır. Ama bu kadar zaman önce ve bu kadar zor ve ümitsiz bir durumda; M. Âkif, son kıt’ada Millî Mücadele’nin kazanılacağını, kesin zaferin -Ebedî İstiklâl’in müjdesini verir. Artık ikinci kıtadaki gibi hilal çehresini, kaşını çatmıyor, naz etmiyor. Zafer kazanılmış- şanlı hilal- olmuştur. 1. Kıt’adaki karanlığı haber veren şafağın yerine aydınlık güzel günleri haber veren gittikçe aydınlanan, huzurlu Sabah Şafağında, hür ufuklarda şanlı hilal ebediyyen dalgalanmaktadır. Artık milletimizin sevgilisi Bayrağı, güldüğüne göre (7. mısrada helal olmaz dediğimiz kanımızı onun için döktüğümüz kanları da helal ediyoruz. Bayrağımız ve milletimiz, ezelden beri olduğu gibi, ebediyete kadar birbirinden ayrılmayacak ve yok olmayacaktır.

Tarih boyunca olduğu gibi bu defa da kahraman milletimiz yüce Allah’a olan iman ve ümidiyle mücadele etmiştir. O’nun adıyla canını vermiştir. Ezanları susturmamıştır. O halde Yüce Allah’tan Kur’an’ı Kerim’de vaadettiği zaferleri ve İstiklâl’i hak etmiştir. Bayrağımızın ebediyen hür dalgalanmak hakkıdır. Yüce Allah’a iman eden milletimizin de İstiklâl ebediyyen hakkıdır.

Mehmet Akif Ersoy’u saygıyla anıyoruz…



uzun oldu ama okunmaya deger bilgiler Istiklal marsimiz nasil olustu

Ruhu Saad olsun Mekani Cennet olsun Mehmet Akif ersoyun
0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 23:02 @01timur01 Nr.: 13 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
Tabiki tarih ile ilgili ve bir o kadarda Istiklal Marsimizin acilimi . . .
Aydinlatmis verimli bilgilerinizden dolayi tesekür eder,
günün ehemmiyetine uygun olarak kendisini yad ettiginiz icin
ayrica tesekür ederim.
Selam vede Saygilarimla
Efe Kaptan


-----
Her tuzlugum var diyene . . . . hiyarla yetisemedim . . . .
0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 23:03 @miroglu41 Nr.: 14 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
Bir mukabil . . .
Fikirlerinize harfiyen katiliyorum ve yorum getirmek gereksiz
diyerek sizede Saygi ve Selamlarimi arz ediyorum.
Efe Kaptan


-----
Her tuzlugum var diyene . . . . hiyarla yetisemedim . . . .
0
 
Beitrag gepostet am 12.03.12, 23:16 @efe_1903 Nr.: 15 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
Bizlerdende Saygi ve Selamlar Efe Kaptan sizdende Allah razi olsun böyle güzel vede biz Türk Milleti icin önemli duygusal bir konu actiginiz icin Sagolun Var olun,

Güzel geceler sizinle olsun Allaha emanetsiniz.
0
 
Beitrag gepostet am 13.03.12, 22:10 @efe_1903 Nr.: 16 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
slm cok anlamlı bır topıc acmıssınız tskler.
ustada gelınce Huzur icinde yatsin, Mekani cennet olsun..
-----
Susmak kabullenmek deðil, cevaptýr anlayabilene..
0
 
Beitrag gepostet am 13.03.12, 22:29 @yasadikca Nr.: 17 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
İstiklal Marşı’nı,sözlerinede dikkat
ederek söyleyin ve tümünü okuyun.Gerçekten çok daha büyük keyif
alacaksınız.
Bilindiği ve hemen hatırlanacağı gibi,İstikalal
Marşı’mızın 4.kıtasının son iki mısrası
şöyledir:
Ulusun,korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar;
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?”
Mehmet Akif
Ersoy,”ulusun,korkma” dediğinde sözcüklere iki anlam yüklenmiştir.

Bir taraftan,”Sen yücesin,ulusun,korkma” der; diğer taraftan,”bırak
medeniyet dediğin canavar ulusun,çığlık atsın,”der.
Son mısrada ise
“medeniyet” denilen canavarı,hem “tek dişi kalmış zayıflamış canavar,”
hem de “eşini kaybedip yalnızca dişisi kalmış saldırgan canavar” olarak
anlatılır.
Bu iki mısradaki derinliğe her okuyuşumda tekrar hayran
olurum. Emperyalizm ancak böyle güzel tarif edilebilir.


Evet sevgili dost,
Bende medeni muassir seviyesine yücelten ve bize günümüzde hür olarak yasayabildigimiz Türkiye Cumhuriyetini emanet eden Gazi Mustafa Kemal ve onun gibi ruhumuza vatan askini siirle bize tanitan Mehmet Akif üstadin siirlerini okumak ayri bir keyif.
Iyiki varlardi ve iyiki variz sayelerinde, Yüce yaradana öyle sükrediyorumki beni ve bizleri Hitlerin torunlari olarak degil . . .
Bu yüce insanlarin torunu ile bizleri muavfak kilmis. . . .

Katilimindan dolayi ayrica tesekür ederim.

Efe Kaptan

-----
Her tuzlugum var diyene . . . . hiyarla yetisemedim . . . .
0
 
Beitrag gepostet am 13.03.12, 22:30 @marvelouss Nr.: 18 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
Evet, bir kez daha rahmetle aniyoruz Üstadi . . . .
Allah bizleride mahserde kendilerine komsu olmayi nasip etsin.
Katilimindan dolayi ayrica tesekür ederim.



Efe Kaptan

-----
Her tuzlugum var diyene . . . . hiyarla yetisemedim . . . .
0
 
Beitrag gepostet am 13.03.12, 22:41 @efe_1903 Nr.: 19 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy
vatana hizmet karsiligi olarak vatan haini ilan edildi 
hain ilan edenlerde cumhuriyeti kuranlar.
------------------------------------------
Mehmet Akif 47
yaşında iken İstanbul'dan gizlice Anadoluya geçti.Amacı milli mücadeleye destek
olmaktı.Kastamonu milletvekili seçildi.Vatanını o kadar çok seviyordu ki ,
yurdunun üstünden ezan seslerinin dinmemesi için sonuna kadar
savaşacaktı.İstiklal marşını yazdı.Verilen para ödülünü kabul etmeyen Mehmet
Akif , daha sonraları cepheleri tek tek gezerek orduya moral verecekti.



' Ruhumun senden , İlahi , şudur ancak emeli :
Değmesin mabedimin
göğsüne namahrem eli .
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli -
Ebedi
yurdumun üstünde benim inlemeli. '

Diyordu Mehmet Akif.Milli mücadeleye
katılma nedeni buydu.Ancak milli mücadele kazanıldıktan sonra herşey değişti.O
da milli mücadeleden sonra unutulan kahramanlardan sadece biri
olmuştu.Üstelik peşinde bir polis sürüsüyle geziyordu.Çünkü o Atatürk'ün
yeniliklerine hazmedemeyen biri olarak görülüyordu.Çünkü o Türklerin ve
Arapların ayrılamaz bir bütün olduğunu söylüyordu.Çünkü o Müslümanların kardeş
olduğunu düşünüyordu.

Yazarı bulunduğu Sebilürreşad dergisi '' Şeyh
Said arada sırada Sebilürreşad okuyormuş , o halde isyana senin dergin sebep
oldu'
' denerek kapatıldı ve sahibi Eşref Edip Fergan da yakalanarak istiklal
mahkemeleri tarafından idamla yargılanmak üzere tutuklandı.( Akifname sayfa 505
)

Mehmed Akif artık sıkılmıştı onun tabiriyle peşindeki ' polis
hafiye'siyle gezmekten.52 yaşındayken Mısır'a gitmeye karar verdi.



Onu öz vatanını satıp ecnebi vatanına gitmekle suçladılar. O bunu
diyenlere şöyle dedi :

''Arkamda polis hafiyesi gezdiriyorlar.Ben
vatanını satmış ve memlekete ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammül
edemiyorum ve işte bundan dolayı gidiyorum''
diyordu( Akifname sayfa 505 )


11 yıl Mısır'da sefil hayatı sürdü.63 yaşında çok hastayken , vefat
etmesine yakın İstanbul'a geri dönmeye karar verdi.Vapur Çanakkaleden
geçerken İstanbul'un camilerini görünce ağlamaya başlayan şairin yanında sadece
zevcesi İsmet hanım vardı.
( Akifname sayfa 508 )

Onun geri gelişini
hazmedemeyen kişiler ona vize veren konsolosluk hakkında tahkikat başlatmış ve
bu tahkikat vefatına kadar sürmüştür.

Milli mücadelenin önderlerinden Mehmet Akif Ersoy , kendi
vatanında vatan haini muamelesi görüyordu.Kendi vatanında böyle
aşağılanmanın burukluğuyla , İstanbul'a geldikten 5 ay sonra vefat etti.



Kaynak : Akifname..

merhumun misirdaki cekilen son fotograflarindan biri..

0
 
Beitrag gepostet am 14.03.12, 03:45 @efe_1903 Nr.: 20 Antworten
 
Mehmet Akif Ersoy


Allah Mekanını Cennet eylesin İnşallah...

Mehmet Akif ERSOY'u Akife olan hayranlığım Katladı.

M.Akif ERSOY Asker arkadaşıyla bir konuşmasında  arkadaşı Akif'e  döner ve şöyle der

Hangimiz dünyadan erken göç edersek , geride kalan diğerimizin çocuklarına  baksın ..!

M.Akif ERSOY hiç tereddüt etmeden olur der kabul eder.

Epey Bir zaman sonra   geçim derdinin yüksek olduğu  dönemlerdir  ve akifin durumuda sıkıntılıdır.

 Akifi Evine  ziyarete giden bir başka arkadaşı evde 5 çocuğun olduğunu görür bişey sormaz  ama çocukların orda kaldığını anlayınca akife döner ve sorar , biliyorum senin beş çocuğun yoktu kimdir bu çocuklar  Akif Askerdeki arkadaşına ve aralarındaki bir birlerine verdikleri sözlerinin olduğunu söyler ve artık beş çocuğum var der.


-----
Sükût gibi Münzevî, Çýðlýk gibi Hür...
0
 
 
Antworten
Der Inhalt darf max. 30000 Zeichen lang sein!
 
Mehmet Akif Ersoy