aynen öyle. Hem ne alaka, neden böyle birsey yapilsin ? Gercekten paranoyak bir hale gidiliyor, endiseleniyorum sizleri bu halde görünce.
Güzel bir yorum buldum, okumanizi tavsiye ederim.



Murat Bardakçı



Murat Bardakçı
Sembol nedir bilmeyen bir milletiz, vesselam!

02 Mart 2012 Cuma, 09:35:55


LİRA'nın yeni sembolü dün
açıklandı. Ama şimdilik sadece beğenmeyenler konuşuyor, sembolü güzel ve
şık bulanlardan ise pek ses yok...
Maksat tenkid etmek olunca
"Çirkin" diyenleri mi ararsınız, "Euro'ya benziyor" diye hipermetropi
derecesinin yüksekliğini beyan edenleri mi, işi "Başbakan için yakında
tuğra çekilebileceği" iddiasına getiren yorum fukarası muhalefeti mi...
TL'nin
sembolü hakkında en tuhaf yorum, dün bu sembol ile Ermeni parası
arasında bağlantı kurularak yapıldı. Söylendiğine göre Ermeni para
birimi "Dram"ın sembolü ters çevrilince, ortaya lira için tasarlanana
benzer bir şekil çıkıyordu...
Öküzün altında buzağı aramaya merak
salan, komplo teorilerinden başka birşey düşünemeyen ve yaratıcılıktan
gittikçe uzaklaşan bir millet olmaya başladığımızın farkındasınız değil
mi?

MALTEPE KOMEDİSİ...
Hani bundan 30-40
sene önce de ortaya tuhaf, tuhaftan da öte komik iddialar atılırdı.
"Maltepe sigaralarının paketlerinde isim yazılı olan kısmı harflerin alt
tarafı yukarı gelecek şekilde ortadan katlayın, harfin sol üstteki ucu
ile sağ alttaki çıkıntıyı birleştirin, sonra da kâğıdı ters çevirip
bakın: Karşınızda orak-çekice benzer bir şekil çıkacaktır" derlerdi.
Bazıları da, harflerin böyle eğilip, bükülüp kıvrılmasıyla görünen
tuhaflığın orak-çekiç değil, Lenin'in suratı olduğunu iddia ederdi ve
işin daha da tuhaf tarafı, bütün bunlara inananlar vardı!
Aynı kafa
hâlâ dimdik ayakta, tuhaf bağlantılar bulmayı kendine yine görev
addediyor ve bu kadar sene sonra da bol keseden uyduruyor... Maltepe
sigarasının yahut bir diğer objenin başka bir sembolü çağrıştırdığını
hâlâ ispatlayamadığı için de, ortaya yeni benzerlikler yahut iddialar
atmakta berdevam!
"Kişiyi nasıl bilirsin? Kendin gibi" misâli her
işin ardında bir bityeniği bulma çabasının ne derece sağlıklı ve berrak
bir zihnin eseri olduğu konusunda eminim sizler de benimle aynı
kanaattesinizdir...
Ama, durmadan sembollerle uğraşmamızın, yeni
sembolleri derhal ve alabildiğine eleştirmemizin, başka birşeylere
benzetmemizin ve garip bağlantılar yaratmamızın başka bir sebebi vardır:
"Sembol" kavramına âşinâ olmamamız, geçmişimizde önemli ve yer edinmiş
bir sembolümüzün bulunmaması...
Meselâ, altı asırlık Osmanlı dönemini
düşünün: Devletin arması, kuruluşundan neredeyse 500 sene sonra,
yıkılmak üzere iken çizilmiştir. Altı asırlık imparatorluğun, formatı
belirlenmiş bir bayrağı bile maalesef yoktur!

BAYRAK VE MARŞ YOKLUĞU
Eski
sancakların üzerindeki üç hilâl sembolü nedir, ay-yıldız nerede
kullanılmıştır, Batı dünyasının Türkler ve Türkiye konulu çizimlerde yer
verdiği tek hilâl ne zaman ve nerede görünmüştür bilmeyiz. Zira, bu
konularda hâlâ ciddî bir araştırma yapılmamıştır! Bugünkü ay-yıldız
sembolüne asırlar öncesinde de rastlanır ama bayrakta kullanılmak üzere
şekle sokulup belli bir düzen verilmesi bile cumhuriyetin ilânından
seneler sonra akıl edilebilmiştir.
"Tuğra" mı dediniz? Bildiğimiz o mâlûm şekil, devletin sembolü değildir; padişahın imzası sayılır...
Haydi, bayrak yahut sembol gibi kavramları bir tarafa bırakalım ve "millî renkleri" düşünelim...
Almanya'nın,
Fransa'nın, İtalya'nın, Japonya'nın ve daha dünya kadar milletin
asırlar öncesinden gelen millî bir rengi yahut renkleri vardır... Peki,
Türkler'in yüzyıllar öncesinden gelen millî rengi nedir? Kırmızı mı,
kırmızı-beyaz mı yoksa eski sancaklarda rastlanan yeşil veya yeşil-beyaz
mı?
Bilinmez, zira bu konularda belli bir kural yoktur! 1930'lara kadar belli bir millî marşımızın olmaması gibi!
TL'nin
simgesini tasarlayan Tülây Lâle'nin, gelecek olan tuhaf eleştirileri
işte bu yüzden ciddiye almaması gerekiyor... Zira, "sembol" konusunda
millet olarak henüz ilkokula bile başlamamış sayılırız!