42 aktive Mitglieder
               
 
Beitrag gepostet am 17.05.13, 08:43 Nr.: 1 Antworten
 
degerli varlıklarımız cocuklarımız


 "Dinlemek istiyoruz fakat çocuğumuz hiçbir şey anlatmıyor, neden?"

Her bireyin doğuştan getirdiği çeşitli kişilik özellikleri vardır. Kimi çocuk için sessiz sakin olmak ya da içe dönük olmak bir kişilik özelliği olabilir. Bu çocuklar istisnai durumlar dışında genel olarak her zaman, herkese karşı böyledirler. Buraya kadar ciddi bir sıkıntı sö...z konusu değildir.

Çocuk başkaları ile ilişkisinde konuşkan, duygularını paylaşan, yaşadıklarını anlatan biri iken özellikle anne-babası ile olan ilişkisinde öyle değilse burada bir problemden bahsedebiliriz. Hem de ciddi bir problem!

Çocuğun ebeveynleri ile günlük yaşantısını, duygularını paylaşmamasının bir kaç nedeni olabilir. gibi, anne-babanın aktif dinleme yapmaması, çocuğu geçiştirmesi olabilir.

Diğer bir neden ise ebeveynin çocuğu dinlerken sergilediği tutumdur. Ebeveyn aktif bir şekilde dinleyebilir belki ama sürekli eleştirel ve yargılayan bir tutum takınırsa çocuk zamanla onlarla iletişime girmek istemeyebilir. Çünkü anlaşılmadığını hissedebilir ya da egosu zedelenebilir. Yaptığı bir şey onu mutlu etse bile anne-babasının nasıl olsa bir kusur bulacağını düşünür ve hayal kırıklığına uğramamak için anlatmaktan vazgeçer.

Çocuk için bir şey anlatırken anlaşıldığını hissetmek çok önemlidir. Kendisini üzen bir durumu paylaşırken, istediği, anne ya da babasının ona hemen çözüm bulması ya da kendisini teselli etmesi değildir. Bunlar da elbetteki gereklidir, ancak onun öncelikli istediği, ebeveyninin onun üzüntüsüne üzülmesi, onunla üzülmesidir.
Biz yetişkinlere göre çocukların dertleri çok basittir. Hatta zaman zaman bunu "keşke ben de çocuk olsaydım" cümlesi ile ifade ederiz. Fakat gözden kaçırdığımız bir nokta vardır ki, çocuğun derdi bize şimdi basit gelmektedir; hiç şüphesiz biz çocukken o dert o kadar da basit değildir..

Yetiştirdiği çiçeği solan çocuğuna "bunun için üzülecek ne var, neden ağlıyorsun, yenisini alırız..." gibi sözler sarf eden bir anne tabi ki çocuğunu teselli etmeye çalışıyordur. İyi niyetler taşıyordur. Ama muhtemelen çocuk ağlamaya devam edecektir, çünkü anlaşılamamış hissedecektir. Bu çocuk için annesinin yapması gereken ilk şey "onu ne kadar da çok seviyordun, ona nasıl da özenle bakıyordun, solması gerçekten üzücü..." gibi cümlelerle üzüntüsünü anladığını ve çocuğunu hafifçe okşayarak onun yanında olduğunu ona hissettirmesi olmalıdır. Çocuk kendi duygusunu ve anlaşılma hissini yaşadıktan sonra öneriler ve çözümler konuşulup problem çözümlenmeye çalışılmalıdır.

Eleştirmek olumsuz bir şey değildir. Eleştiriyi olumsuz yapan onun yapılma şekli ve sürekliliğidir. Bu yüzden ebeveynler bu hususlara dikkat etmelidirler. Çocuğu eleştirmeden önce onu anlamaya çalışmalıdırlar. Böylece çocuklarının kendileri ile paylaşımları artacaktır.

Anne-baba çocuğunu aktif bir şekilde, eleştiri ve yargılamadan uzak, onu anlamaya çalışarak dinlese bile, çocuklar bazen bazı konuları aileleri ile paylaşmak istemezler. Ancak, bu her konu için geçerli değildir. Özellikle ebeveynlerin çok üstünde durduğu ya da çocuğun kendisini geren konularda söz konusudur. Bazen ebeveynine olan inadından bazen ise gerginlik yaşamamaktan dolayı belirli konuları konuşmak istemeyebilirler.

Mesela, normalde ailesine her şeyi anlatan bir çocuk, anaokulunda yaptığı hiç bir şeyden evde bahsetmeyebilir. Çünkü okula gidip bir şeyler öğrenmesinin ailesi için çok önemli olduğunun farkındadır. Bu nedenle özellikle anlatmayıp onların sürekli merakta bırakmak hoşuna gidiyor olabilir. Ebeveynler çocukları okuldan geldiğinde ilk olarak öğretmenini dinleyip dinlemediklerini ya da ne öğrendiklerini sormamalıdırlar. Öncelikle, hangi oyunları öğrendiği, hangi oyuncaklarla oynadığı, şarkı söyleyip söylemedikleri gibi çocukların keyif aldığı şeyleri sormalılar. Ders kapsamına girebilecek konular da sorulmalıdır ancak ikinci sırada.

Çocuklar keyif aldıkları şeyleri anlatmayı severler. Ailelerin sürekli üzerinde durduğu konular onlar için sıkıcı şeyler ise bazen aileyi cezalandırmak için bile anlatmayabilirler. Kendileri için önemli olan konuların ailelerinin de ilgisini çekmesi ise anlatmalarını pekiştirecektir.

"Çocuğumuz cevabını veremeyeceğimiz sorular sorduğunda ne yapmalıyız?"

Anne-babanın, cevabını veremeyeceği soru diye bir şey yoktur. Belki cevabını daha sonra vereceği soru olabilir. Çünkü çocuğun gözünde anne-babası her şeyi bilir. Her şeyi bilen anne-babanın o şeyi bilememesi, çocuğun sorduğu konu ile ilgili kaygılar geliştirmesine ya da kafasının karışmasına neden olur.

Cinsel gelişim, ölüm ve Allah konuları ile ilgili sorularda genelde ebeveynler paniğe kapılırlar. (Ben nasıl dünyaya geldim? Bebekler nasıl doğar? Bebekler annenin karnına nasıl girer?Erkeklerin vücutları neden farklı? Allah nerede? Allah ne kadar büyük? Neden Allah'ı göremiyoruz? Ölmek ne demek? Ölünce nereye gideriz? İnsanlar neden ölür?).

Bu sorular karşısında paniğe kapılan ebeveynler çoğunlukla ya konuyu değiştirirler ya da soruyu duymamazlıktan gelirler. İkisi de sağlıklı bir yaklaşım değildir.

Bu tür soruları yanıtlarken ebeveynlerin dikkat etmesi gereken noktalar vardır:

Öncelikle ebeveyn çocuğun tam olarak ne sorduğunu anlamalıdır. Daha sonra ise çocuğun gelişim dönemine uygun olarak, mümkün olduğunca basitleştirerek ve sadece sorduğu kadarına cevap vermelidirler. Çocuk cevaptan tatmin olmazsa zaten daha ayrıntısını soracaktır ancak o sormadan ayrıntıya girilmemelidir. Konu günlük olaylardan, somut örnekler üzerinden açıklanmalıdır.

Anne-baba soruya çok hazırlıksız yakalandığında ise çocuğuna samimi bir şekilde davranarak konuyu biraz araştırdıktan sonra kendisine açıklayacağını söylemekten utanmamalıdır. Ve sözünü tutup, araştırıp çocuğuna daha sonra izah etmelidir.

Anne-babalar bilinçlenmek için her zamankinden daha fazla özen göstermelidirler ki çocuklarına yetebilsinler. Bilinçli bir ebeveyn çocuğunu dinlemekten korkmaz, çünkü her zaman için çocuğuna verecek bir cevabı, çocuğunu rahatlatacak bir sözü vardır.

Bitirirken ;

Çocuğu anlamak onu dinlemekten geçer. Dinlemek ise bazen yüzde hafif bir tebessümle kendini belli eder.

-----
Beni yargiliyacak kadar masum degilsin
0
 
Beitrag gepostet am 17.05.13, 13:07 @limansizgemi Nr.: 2 Antworten
 
degerli varlıklarımız cocuklarımız

selam konuyu okuyup  uzun olduugnu buldunuz

cocuklarıza bir 10 dakkayı ayırmak  cok uzun bır zamanmı.?

ben sadece cocuklarımıza daha cok ılgılenmek ve zaman aayırmak gerektıgını dusundum

ayrıca tesekkürler paylasımalrınız ıcın ...


-----
Beni yargiliyacak kadar masum degilsin
0
 
 
Antworten
Der Inhalt darf max. 30000 Zeichen lang sein!
 
degerli varlıklarımız cocuklarımız