Yolunu ararsın, bulamazsın, ne yöne dönsen çıkmaz sokaktasındır, çaresizlik belini büker, korkarsın, güçlü durmak istersin ama duramazsın, çünkü seni tüketenler tüketmiştir, yakıp küllerini dört bir yana savurmuşlardır, nasıl toparlayabilirsin ki artık kendini, yolun sonumdaymışçasına, kendini tükendiğin hayatin içinde sürüklenirken bulursun.
An gelir yorulursun, tutunacak dal arasında bulamazsın, en sevdiklerin bile anlamaz halinden, iste o zaman koskoca dünyada yalnız kaldığını düşünürsün, beklide kısmen de olsa doğrudur bu, fakat kimi zamanda insan sahip olduğu en değerli şeyin bile farkına varamaz, onu çok uzakta arar fakat bir süre sonra fark eder ki aradığı şey aslında uzakta değil de kendi içinde, kalbinin derinliklerindedir.
İçinde bulduğu o her şeyden de güçlü olan sevgisi küllerinden yeniden doğmasını sağlar, eğilmiş başını kaldırıp, çökmüş omuzlarını doğrultup, içindeki sevgiye sonsuz bir inançla tutunup, kendisini ezip gecen bütün zorluklara, acılara, kötülüklere karşı savaşı başlar.
Küçücük dünyasındaki büyük aşkıyla bağlanır hayata, her zorlukta düşse de yeniden kalkmayı öğrenir, çünkü onun artık mücadele verecek, inanacak ve bağlı olduğu bir aşkı vardır, onu hayatta tutanda budur.