84 aktive Mitglieder
               
 
Beitrag gepostet am 11.11.13, 20:39 Nr.: 1 Antworten
 
Aceleye Gerek Yok ki...
Herkes bir arayış içinde, ama hiç kimse ne aradığını bilmiyor.

Sanıyoruz ki çok paramız, sürekli yükselen bir kariyerimiz, bahçeli bir evimiz, spor bir arabamız olunca biz de çok mutlu olacağız.

Hadi maddeciliği bir kenara bırakalım; niye herkes aşktan şikayetçi?

Çevremizde kaç kişinin aşk hayatı iyi gidiyor? Eminim parmakla sayılacak kadar azdır. Ve eminim hiç kimse yanlışın nerede olduğunu da bulamıyordur.

Ben ten uyuşması kadar ruh uyuşmasının önemine inanırım. Hatta insanların eş ruhlarının olduğuna bile inanırım. Ama ruhları olmayan bedenler birbirleriyle ne kadar uyuşabilir ki? Evet, önce göz görür fakat ancak ruh sever. Ayrıca ruhumuz olmadan eş ruhumuzu bulmak gibi bir şansımız olmadığına da eminim... İşte bu yüzden içimiz de sürekli bir eksiklik duygusuyla yaşıyoruz hepimiz, işte bu yüzden sürekli duvarlara çarpıp çarpıp kendimizi kanatıyoruz ve işte bu yüzden mutluluğu bir türlü yakalayamıyoruz...

Gerçekte hız çağında yaşıyoruz. Her şey o kadar hızlı geçiyor ki, ne işe, ne arkadaşlarımıza, ne ailemize, ne çocuğumuza, ne kendimize yeterince vaktimiz kalmıyor. Akrep ve yelkovanla yarış halindeyiz. Bu yüzden bütün ilişkiler yarım yamalak, bütün sevgiler bölük pörçük.

Sevmeye bile vaktimiz yok bizim.

Oysa teknolojinin nimetlerinden fazlasıyla yararlanıyoruz. Ne çamaşır yıkıyoruz ne de bulaşık, çayımızı kahvemizi makineler yapıyor.
İşlerimizi bir telefon, bir faksla hallediyoruz. Uçaklar bizi iki saat içinde dünyanın bir ucuna taşıyor. Hatta artık gitmeye bile gerek yok, internetle dünya elimizin altında. Ama yine de vaktimiz yok işte!
Bence doğanın kara bir laneti. Biz ondan uzaklaştıkça, o da bizden bütün zamanları çalıyor.

Milan Kundera "yavaşlık" adlı kitabında; "yavaşlık hep aldatır,hızlılık ise unutturur" diyor. Telefon hızlılık mesela, konuşulanları,söylenenleri unutturur. Mektupsa yavaşlık, hep vardır ve hep hatırlatır. Evet freni patlamış kamyon gibi yaşamanın hiç anlamı yok.
Ayağımızı gazdan yavaş yavaş çekelim ve biraz mola verip ruhumuzun da bize yetişmesini bekleyelim artık.

Aceleye ne gerek var?

Hayat yalnız biz izin verdiğimiz gibi geçer. İyi ya da kötü hızlı ya da yavaş...

Her şey bizim elimizde, sevgi de, aşk da, başarı da. Ama ancak kendi ruhumuzla buluştuğumuzda...

0
 
Beitrag gepostet am 11.11.13, 21:14 @yin-und-yang Nr.: 2 Antworten
 
Aceleye Gerek Yok ki...

                           Devamlı bir üst basamağa ulaşılmaya çalışılan günümüz hayat anlayışı içerisinde, basamakları tırmanırken kimin üzerine bastığımıza, kimleri çiğneyip geçtiğimize, hırs bürümüş gözlerimiz içerisinde benliğimizden ve çevremizden neler kaybettiğimize bakmadan tırmanış halinde olmamız nedeniyle, kazanırken kaybettiklerimizin karşılaştırmasını yapamamaktayız. Bu yoğun çaba arasında durup bir nefes almak ve bir basamak yukarı tırmanmak için neleri kendimizden feda ettiğimizi düşünmek, belki bizim biraz daha kontrollü olmamızı sağlayacaktır.

                             Şükretmek, durumunu kabullenmekle bir ilgisi olmamakla birlikte, daha kontrollü, daha insani çabalarla başarıya ulaşmak için mücadele vermenin başlangıç noktasıdır. Böyle bir mücadele sonrasında elde edilen başarı da, daha keyifli, daha hakkaniyetli ve başkaları tarafından da rahatlıkla taktir edilerek daha hazmı kolay bir başarı olacaktır.

                              Ama malesef günümüzde bu değerleri yitirmiş durumdayız. Önce ben davası çıktığından beri..........


0
 
Beitrag gepostet am 11.11.13, 22:02 @zifiri6 Nr.: 3 Antworten
 
Aceleye Gerek Yok ki...
yazı güzel olmuş değer hayat öyle şeylerle doluki ne yapsan devam ediyor iste iyisiyle kötüsüyle
0
 
 
Antworten
Der Inhalt darf max. 30000 Zeichen lang sein!
 
Aceleye Gerek Yok ki...